6 Mayıs 2011 Cuma

Cinsiyetçilik üzerine..


Bilindiği üzere bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunun savunulduğu durumlara cinsiyetçilik deniliyor. Üstün olduğunu savunurken diğer cinsiyete karşı nefret, önyargı, veya aşağılamayı da ihmal etmiyor tabii. Aslında bu hiç de yabancı olduğumuz bir olgu olmamalı, zira “güzide” basın-yayın kuruluşlarımızda, sosyal medyada, arkadaşlarımızla sohbet ederken, mahellemizde veya kendi ailelerimizin içinde bile çokça şahit olduğumuz bir söylem bu. Cinsiyetçiliğin çeşitli türleri mevcut olmakla birlikte erkeklerin kadınlara üstünlük kurduğu, erkek egemen söylemin hakim olduğu durumlarla ilgili çokça karşılaştığım birkaç noktaya değinmek istedim.


Genel yapısı itibariyle cinsiyetçiliğin meşrulaştırıldığı bir toplumuz. Öyle ki bir kadını överken bile “erkek gibi bir kadın” diyerek erkeği yüceltip, kadın olmayı aşağılamayı normal karşılıyoruz. Veya “saçı uzun aklı kısa” tabirini şakayla karışık da olsa (en iyimser haliyle) kullanan insanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Evli erkeğin başka bir kadınla ilişkisini normal karşılarken, bunu kadın yaptı mı “tüü ahlaksız!” ikiyüzlülüğünü hiç çekinmeden sergiliyoruz. Herhangi bir kaset skandalı patlak verdiğinde veya siyasilerle ilgili bu tarzda herhangi bir dedikodu çıktığında sırf karşıt görüşte olunan siyasiyi kötü duruma sokma uğruna olayda geçen kadını düşünmeden fütursuzca, ahlaksızca saldırıya geçmeyi normal karşılıyoruz. Çünkü bizim için önemli olan sadece olaydaki erkeğin aile hayatı, kadın umrumuzda değil. 



Toplum olarak böyleyiz eyvallah, peki “güzide” basın kuruluşlarımızda durum farklı mı dersiniz? Sadece yakın dönemde yazılan yazılara bakınca bile buradaki durumun daha içler acısı halde olduğunu görmemek mümkün değil. Birkaç örneğe bakacak olursak;

İlk olarak, Emre Aköz’ün solcu kadınlarla ilgili yazdığı bastan sona cinsiyetci yazıdan sonra kendisinden tiksindik ardından Engin Ardıç’ın “Solculuk kisvesi altında faşizme hizmet ediyorlar, kerhaneye düşmek gibi bir şey, belki daha da kötü! Evet, "daaeevrimci" bacılar...” diye başlayan “Bacı” isimli yazısına şahit olduk, bundan sonra tepkimizi anlatmada “tiksinme” kelimesi hafif kaldı.

Daha sonrasında basında da oldukça yer bulan Defne Joy Foster’ın vefatından sonra Hıncal Uluç’un tamamen cinsiyetçi bir söylemle ele aldığı “Su testisi su yolunda kırılır” yazısı. Yazısında bahsettiği kişinin hayatta olmaması, dolayısıyla cevap hakkının olmamasını bırakın, küçük bir çocuğun annesi olduğu gerçeğini de hiçe sayan rezil bir yazıydı.

Bu örnekler elbette çoğaltılabilir, ki daha bugün tesadüfen okuduğum Yılmaz Özdil yazısı da bunlardan biriydi. (Evet normalde ne yazmış diye okuduğum bir isim değil kendisi) Yine her zamanki gibi bol enterlı yazısında 28 senedir utanılacak iş yapmadığını söyleyerek, (bu basli basina bir yazi konusu) utanılacak durum için seçtiği cümleler şunlardı: “Gelmişken, yüce Türk basınını temsilen etek giysem yeridir... Ponpon kız olarak.” Irkçı söylemlerine alışık olduğumuz, Y. Ozdil’e göre etek giymenin, kadın olmanın O’na göre utanılacak bir durum oldugunu da böylece görmüş olduk.

Neyse daha fazla uzatmayayım.. Diyeceğim o ki, cinsiyetçilik rezil bir şey evet. Ama daha da rezili bunun meşrulaştırılması veya meşrulaştırılmaya çalışılması.. Bu meşrulaştıran yazarlarin yazıları buram buram erkek egemen söylemle de yazılsa, cinsiyetçiliği matah bir şeymiş gibi sunsalar da hala köşelerinde yazmaya devam ediyorlar. Tepkiler maalesef birkaç yazıyla sınırlı kalıyor, herhangi bir yaptırımı yok. Geçenlerde twitter’da bir arkadaşımın şahit olduğu cinsiyetçilik söylemi üzerine yazdığı gibi ben de buradan bu yazarlara ancak “cinsiyetçi kusmuklarınızda boğulun” diyebiliyorum, elimden başka da bir şey gelmiyor.

3 yorum:

  1. Konunun haklılığı bir yana gerçekten çok çarpıcı örnekler var yazınızda, ancak bazı noktalarda biz erkeklere haksızlık edildiğini düşünüyorum.. En basitinden dilimizdeki deyişler ve atasözlerinden bugün yaşayan hiçbir insan mesul tutulamaz.. ancak onu kullananlar istisna.. yani sadece dilde bu tarz deyişlerin olması o dili o toplumu bütünüyle kadın düşmanı yapmaz..
    Ayrıca erkeklerin etek giymesinin aşağılayıcı bir ifade olarak algılanması tamamen kadınların bıyık aldırması veya 'ne o erkek gibi ellerin var' demesinden hiç bir farkı yoktur.. Ne o !! Erkek eli çirkin mi. veya bıyıkları sakalları kusur mudur erkeğin. Hayır. herkes kendisiyle barışık olmalı.. bence asıl mesele de bu zaten, kadınların kendi özgüvenlerini kazanmaları gerekiyor.. Siz bçyle yakındıkça... yani demem o ki herhangi iki taraf arasındaki çatışmada, yakınan taraf her zaman daha güçsüz olduğunu kabul eden taraftır..
    ayrıca yukarıdaki yazarların hepsinin yazısını okumasamda, Hıncal Uluç için diyebilirim ki, o yazı yazar tarafından görülen bir yanlışın ortaya dökülmesidir. katılırsınız katılmazsınız. ayrı ama suçu işleyenin ölü olması veya kadın olması bunu değiştirmez.
    Lütfen sakın sadece kadınlara biraz daha vermeye çalışacağım diye aranızdaki suçluları hataları örtbas etmeye çalışmayın.
    Bu noktada en etkili silah va savunma, karşı saldırıdır. Yani ne biçim erkek tarzındaki cümleleri biraz fazla kullanın. ve referans aldığınız değerler hep evrensel olsun, Bir örnekle açıklamak gerekirse, Ne biçim erkeksin sen daha adam gibi çocuğunla oyun bile oynayamıyorsun. veya, bi yumurta kıramıyon sen nasıl ehliyet alabildin.. tarzında.
    Siz biz erkekleri gözünüzde büyütmeyin, onlar da sizi küçümsemesin.
    saygılarımla.
    not: Bu yazıyı sizin tarafınızda olan ve daha iyi bir savaş taktiğine inanan bir asker yazdı.
    Kendi şahsi kanatim: erkek veya kadın farketmez.. yeteneksiz insan yeteneksizdir, akıllı olanı akıllıdır.

    YanıtlaSil
  2. yorum icin tesekkur ederim ama yorumunuza laflar hazirladim. (saka, simdi dogaclama yazacagim ne yazacaksam:)

    oncelikle cinsiyetciligin mesrulastirilmasi derken sadece bu deyis veya atasozlerine bakarak demedim. bunlar var evet, bunlardan gunumuzdeki erkekleri de suclayamam evet, ama gunumuzde bunlar hala siklikla kullaniliyosa bi dusunmek lazim. mesela "erkek gibi kadin" ornegi vermistim, bunu kullanan aslinda yine bi kadindi. soylemler oyle bi islemis ki hic dusunmeden kullaniyoruz.

    bir de cinsiyetciligin sadece bi boyutunu yani bizde en cok gozlemlenenlerinden birini ozellikle de turk medyasindaki durumu ele almaya calistim. kadinin asagilanmasina karsi cikarken gordugumuz erkegi asagilayalim demiyorum tabii ki. veya bi insan sirf kadin oldugu icin yuceltilsin de demiyorum, demem de boyle bisey. sadece kimse sirf "oteki" cinsiyette oldugu icin asagilanmasin derdim bu.

    YanıtlaSil
  3. Süper bir nokta olmuş tebrik ederim.
    ancak benim vurgulamak istediğim nokta sadece bu aksaklık ve eksikleri ( öteki cinsiyeti aşağılamayı ) tersini vurgulayarak çözemeyiz, bence ortada daha büyük bi sorun var ve cinsiyetçilik sadece bunun bahanesi.. şekillerinden biri.
    İnsanlar artık birbirlerini daha az sever oldular. haliyle erkekler kadınlara kadınlar erkeklere, zenginler fakirlere, okumuşlar cahillere ve köylüler şehirlilere.. herkes birbirine temelde aynı şeyi yapıyor.. sadece bahaneler zaman göre değişiyo.. sağcılık solculuk zamanlarında eminim bunların yerine başka atasözleri buluyolarmıştır.. atasözü hep bulunur. Sadece kim olmak istersek o atasözlerini kullanırız. bu kadar basit.

    Size tavsiyem bundan sonra benzeri durumlarla karşılaştığınızda sorunun cinsiyetçilikten değil de sevgisizlikten kaynaklanmış olabileceğini (bence gerçek sebebi bu) düşünün ve tepkilerinizi buna göre verin. yoksa yapılan her tartışma hatta savunma bir saldırıya kavgaya, cinayetlere dönüşür.

    sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz... :)

    YanıtlaSil