1 Şubat 2013 Cuma

Huzur ( 2 )

Nuran ve Mümtaz Sümbül Efendi'nin türbesini gezerlerken aralarında şöyle bir konuşma geçer:

"-Nasıl bir adamdı bu?
-Bunların hepsi manevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş insanlardı. Onun için şahsiyetlerini ölümden ötede bile kabul ettirdiler. Sümbül Sinan öbürlerinden biraz daha başkadır. Evvelâ büyük bir âlimdi. Sonra da şakacı ve hazır cevaptı.

Bir müddet durdu, sonra gülerek ilâve etti:

-Hepsinin bir yığın ince tarafı vardır. Burada yatan adamın, bilir misin Sümbül lakabı nereden gelir? Sarığına mevsiminde sümbül takarmış. İstanbul mevsimlerini sevebilecek kadar bize yakın.

-Ya Merkez Efendi? O nasıldı?
-O büsbütün başka türlü idi. Hatta en muzır hayvanlara bile fenalık edemezdi. Kediyi çok sevdiği hâlde, "Komşumuz fareleri ızrar eder." diye evinde kedi bulundurmamış. Sen bir ruh saltanatının kolay kolay kurulacağına inanır mısın?

Nuran düşünüyordu: "Acaba şimdi böyle adamlar var mı?"

-Ne kurtarıcı düşüncenin, ne de ermenin kapısı kapanmayacağına, Allah'a giden yollar daima açık olduğuna göre, olması lâzım."

Huzur / Ahmet Hamdi Tanpınar, s.203.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder