8 Aralık 2011 Perşembe

Yerdeniz Uclemesi


Gece gece ursula k. le guin kitaplari okumayi cok ozledigimi farkettim ve yine cok sevdigim meltem gurle'nin bi yazisinda da bahsettigi gibi ursula teyzem alisveris listesi yapsa onu bile okurum diyecegidim ki yerdeniz beslemesinin 4.sunu ve 5.sini hala okumamis olmami neyle aciklarim bilemedim. madem bu kadar seviyorum, gidip konusamayacagima gore (oehh layti!) 2009'da kitaplari okuduktan sonra ne hissetmisim bi goz atayim dedim, ve hemen asagiya kopyaladim.

- - -

bazı kitapları okuduktan sonra "niye bitti ki şimdi bu" diye üzülürsün ya, yerdeniz üçlemesi de işte o hiç bitmesin istenilen kitaplar listesinin ilk sıralarındadır. en son tutunamayanlar'ı okuduktan sonra yol arkadaslarım selim ışık ve turgut özben'den ayrılmak çok koymuştu. şimdi de yerdeniz'den sonra ged, tenar ve arren'den ayrılmak, o büyünün içinden dışarı çıkmak çok zor geldi. ged kapatma rünü yapsaydı da üçlemenin içinde kilitleseydi keşke beni. gont adasından ged ile birlikte yolculuğa çıkıp oigon usta ile bilgeliğin sırlarına ulaşabilmeyi, oigon'un yanından ayrılırken "hamdım piştim yandım" diyebilmeyi ne kadar isterdim. daha sonra tenar'a yol arkadaşı olup onun yalnızlığını paylaşabilseydim karanlıklar içinde. ged'le arren'le birlikte ufkabakan'a binip okyanuslar üzerinde günlerce seyahat edebilseydim. hatta tenar'la oigon usta'yı da yanımıza alırdık, çantamızda bulunan sokak simitlerinden bir yandan acıktıkça yiyerek bir yandan da martılara atarak yolculuğumuza devam ederdik. evimiz ufkabakan olur, üstümüzde yıldızlı gökyüzü.. bir insan daha ne ister ki?



yerdeniz büyücüsü, yerdeniz üçlemesi/beşlemesinin ilk kitabıdır, orjinal adıyla "a wizard of earthsea". ilk olduğundan belki de en bi sevdiğimdir üçleme içinde. ged'in büyümesine şahit olurken, onunla birlikte büyüdüğünü hissedersin. onun gölgeyle savaşında kendi gölgelerimizin nasıl da kölesi olduğumuzu fark ettirir insana. bu savaşı o kadar güzel somutlaştırmıştır ki ursula le guin, kendinle savaşmanın bütün düşmanlarla savaşmaktan çok daha zor olduğunu bir kez daha idrak edersin.

ayrıca kitapta le guin kişilerin gerçek isimlerini bilmenin öneminin üstünde çok durur. "kim bir adamın ismini biliyorsa, onun hayatını avuçlarının içinde tutuyor demektir" der. tam bu noktada insanın aklına elif şafak'ın araf'ı gelir. onda da "aşık olmak sevgilinin isimlerini kendine mal etmektir, aşkın bitmesi ise isimlerin iadesi. isimleri insanların varoluş kalelerine uzanan köprülerdir. birinin adını öğrenmek varoluşunun yarısını ele geçirmektir, gerisi parçalar ve ayrıntılardan ibarettir." diyordu. acaba elif şafak, ursula le guin'den mi etkilendi diye düşünmeden edemiyor insan.


bunlar da ursula asiklarina altin vurus niyetine:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder